Olaya (her zaman olduğu gibi) belaltı, küfür, aman çocuklar etkileniyor diye girerseniz olmaz.Kimse ciddiye almaz sizi, en duyarlı olması gereken Cem Yılmaz bile.Ama derseniz ki, ben bu sahnelerin çok benzerlerini Gora'da, Arog'da gördüm, Cola Turka filmin neredeyse heryerindeydi, hani oyuncu çeşitliliği, eminim ki muhattap bulacaksınız.Şimdi erken ama bir sonraki film Her Şey Çok Güzel Olacak ve Hokkabaz'a kardeş olmazsa, yerden yere vuracağımdır Yahşi Batı'yı.Ne Zafer Algöz'ün enfes aksanı, ne kaliteli dekor ve kostüm çalışması ne de 10 dakika ara esprisi alacak elimden.Unutmadan, bazı sinema salonlarında 10 dakika esprisinin 10 dakika araya denk gelmediğini öğrendim ki, esaslı şaka budur bence. Her yerinden House M.D damlayan yapısıyla, Guy Ritchie komutasında, Robert Downey J.R'ın artık otomatiğe bağladığı muazzam oyunculuğu ile yeni nesil Sherlock Holmes yorumu.Londra görüntülerinden, zekice sayılabilecek kurgusundan, ve karate bilen dedektif fikrinden başka birşey kalmadı aklımda.(Daha ne kalsın!)Lock, Stock and Two Smoking Barrels ve Snatch'den yola çıkarak çok daha az maliyet ile neler yapabildiğini biliyoruz ya, belki de ondan, bir sonraki proje olan Gamekeeper için olan bu merak ve bekleyiş. Görsel anlamda biraz daha sindirebildiğim de, Avatar ile ilgili de birkaç cümlem var elbet, ama hala 3d teknolojisini normal algılayamıyorum.Yaşlı sayılmam ama çabuk yoruluyorum, kabul.
Sağ Sıra 9. Koltuk
by
Adsız
/
/
Posted in
Avatar,
Cem Yılmaz,
Ejder Kapanı,
Fatih Akın,
Guy Ritchie,
James Cameron,
Sherlock Holmes,
Soul Kitchen,
Uğur Yücel,
Yahşi Batı
Rahatlığından, görsel vizyonundan, tavrından, denemekten korkmayan yapısından ve belki de, enfes müzik zevkinden dolayı Fatih Akın filmlerine karşı olumlu bir önyargıya sahibim.Kısa ve Acısız ve Yaşamın Kıyısında ile, Alman ve Türk sinema eşrafının sokmaya çalıştıkları kalıpları, Crossing the Bride ile zorladıktan sonra, Soul Kitchen ile tamamen kırdığını düşünüyorum.Gişesine ters orantılı, şeker gibi bir film, Soul Kitchen.Yine muhteşem müzikleri, Fellini'vari sinema neşesi ile, zeki kurgusu ve hikayelerine çok yakışan oyuncuları ile, vaktinizin karşılığını fazlasıyla verecek bir film.En iyi filmi değil belki ama filmografisinde özel bir yeri olacaktır her zaman.Burada film ile ilgili sesli bir söyleşisi var.
Uğur Yücel'in üçüncü sinema filmi, Türkiye'nin ilk seri katil filmi olarak lanse edildi bizlere.Bu sunum elbette çeşitli dezavantajlar yaratmıştır ki zaten gösterime girmesinden hemen sonra, çalıntı senaryo iddiaları, Akrep Celal benim zırvaları ile epey meşgul etti sinema gündemini, Ejder Kapanı.İşin içinde Uğur Yücel olunca pek inanmak istemiyorum ama sanırım biraz da reklamın iyisi kötüsü olmaz mantalitesi.Filmin zorlama aksiyon sahneleri, kişisel adalet/sübyancılık teması ile halihazırda yeni birşey söylemiyor oluşu, Uğur Yücel'in Yazı Tura ile başlayan serüveninde ufak ufak bir düşüş hikayesine bürünmekte.Acımasız olacaksak durum bu.Ama daha iyi niyetli olacaksak, filmi Seven'ı hatırlatan yağmurlu ve karanlık atmosferi, Kenan İmirzalıoğlu ve Berrak Tüzünataç'dan alınan maksimum performansı, belki biraz da kurgusunu düşünerek değerlendirebiliriz.Bu arada aksiyon sahneleri her ne kadar kötü olsa da, bana Ronin'i hatırlattı filmi izlerken.Sonradan öğrendim ki, Cinecascade isimli Fransız ekip ile çalışmışlar bu sahnelerde.Ekip aynı zamanda Ronin'in de aksiyon sahnelerini kotaran firma.
Olaya (her zaman olduğu gibi) belaltı, küfür, aman çocuklar etkileniyor diye girerseniz olmaz.Kimse ciddiye almaz sizi, en duyarlı olması gereken Cem Yılmaz bile.Ama derseniz ki, ben bu sahnelerin çok benzerlerini Gora'da, Arog'da gördüm, Cola Turka filmin neredeyse heryerindeydi, hani oyuncu çeşitliliği, eminim ki muhattap bulacaksınız.Şimdi erken ama bir sonraki film Her Şey Çok Güzel Olacak ve Hokkabaz'a kardeş olmazsa, yerden yere vuracağımdır Yahşi Batı'yı.Ne Zafer Algöz'ün enfes aksanı, ne kaliteli dekor ve kostüm çalışması ne de 10 dakika ara esprisi alacak elimden.Unutmadan, bazı sinema salonlarında 10 dakika esprisinin 10 dakika araya denk gelmediğini öğrendim ki, esaslı şaka budur bence. Her yerinden House M.D damlayan yapısıyla, Guy Ritchie komutasında, Robert Downey J.R'ın artık otomatiğe bağladığı muazzam oyunculuğu ile yeni nesil Sherlock Holmes yorumu.Londra görüntülerinden, zekice sayılabilecek kurgusundan, ve karate bilen dedektif fikrinden başka birşey kalmadı aklımda.(Daha ne kalsın!)Lock, Stock and Two Smoking Barrels ve Snatch'den yola çıkarak çok daha az maliyet ile neler yapabildiğini biliyoruz ya, belki de ondan, bir sonraki proje olan Gamekeeper için olan bu merak ve bekleyiş. Görsel anlamda biraz daha sindirebildiğim de, Avatar ile ilgili de birkaç cümlem var elbet, ama hala 3d teknolojisini normal algılayamıyorum.Yaşlı sayılmam ama çabuk yoruluyorum, kabul.
Olaya (her zaman olduğu gibi) belaltı, küfür, aman çocuklar etkileniyor diye girerseniz olmaz.Kimse ciddiye almaz sizi, en duyarlı olması gereken Cem Yılmaz bile.Ama derseniz ki, ben bu sahnelerin çok benzerlerini Gora'da, Arog'da gördüm, Cola Turka filmin neredeyse heryerindeydi, hani oyuncu çeşitliliği, eminim ki muhattap bulacaksınız.Şimdi erken ama bir sonraki film Her Şey Çok Güzel Olacak ve Hokkabaz'a kardeş olmazsa, yerden yere vuracağımdır Yahşi Batı'yı.Ne Zafer Algöz'ün enfes aksanı, ne kaliteli dekor ve kostüm çalışması ne de 10 dakika ara esprisi alacak elimden.Unutmadan, bazı sinema salonlarında 10 dakika esprisinin 10 dakika araya denk gelmediğini öğrendim ki, esaslı şaka budur bence. Her yerinden House M.D damlayan yapısıyla, Guy Ritchie komutasında, Robert Downey J.R'ın artık otomatiğe bağladığı muazzam oyunculuğu ile yeni nesil Sherlock Holmes yorumu.Londra görüntülerinden, zekice sayılabilecek kurgusundan, ve karate bilen dedektif fikrinden başka birşey kalmadı aklımda.(Daha ne kalsın!)Lock, Stock and Two Smoking Barrels ve Snatch'den yola çıkarak çok daha az maliyet ile neler yapabildiğini biliyoruz ya, belki de ondan, bir sonraki proje olan Gamekeeper için olan bu merak ve bekleyiş. Görsel anlamda biraz daha sindirebildiğim de, Avatar ile ilgili de birkaç cümlem var elbet, ama hala 3d teknolojisini normal algılayamıyorum.Yaşlı sayılmam ama çabuk yoruluyorum, kabul.
Labels
fotoğraf
Video
illüstrasyon
müzik
SİNEMA
Poster
tasarım
Animasyon
reklam
Marilyn Monroe
star wars
resim
heykel
Gif
enstelasyon
Street art
küresel felaket
Kısa Film
Sergi
fuji kureta
polaroid
tipografi
yerleştirme
Andy Warhol
Festival
Pixel art
futbol
lego
michael jackson
star wars kafası
yakın tarih
dijital resim
performans
wwf
Banksy
Minimalizm
güncel sanat
portre
Büyük Ev Ablukada
Konser
Minimalist
Super Mario
Vincent Gallo
ben olsam utanırım
bp
dergi
japonya
moda
sigara
çizgi roman
Avatar
Batman
Edebiyat
Logo
Stop Motion
Superman
berlin
kavramsal
mimari
slow motion
t-shirt
video game
Belgesel
Franz Kafka
Graffiti
grafik dizayn
grafiti
kitap
kolaj
pornografi
1 yorum:
ya bu arada soul kitchen'ın en baba sürprizi udo kier'di bence..
Yorum Gönder