Festivalden geriye kalan birazcık MILK...
by
Unknown
/
/
Posted in
Eşcinsel,
Festival,
Gus Van Sant,
Harvey Milk,
Milk,
Sean Penn,
SİNEMA
Bu sene İstanbul Film Festivali oldukça hareketliydi. Salonlar krize rağmen kalabalık, festival seyircisi de güzel bir kitleydi. Sanki. Filmlerden film beğenemediğimiz bu iki hafta içinde bir film izledik ki, başrol oyuncusuna ve canlandırdığı karakterin kendisine hayran kaldık, birincisine “işte sinema oyunculuğu böyle olur”, ikincisine de “işte aktivistlik dediğin böyle yapılır”, dedik.
70‘li yılların Amerika'sında eşcinsel olduğunu saklamayarak ve hatta eşcinsel hakları üzerinden politika yapan ve Kaliforniya eyaletinde Belediye Meclisi’ne seçilen ilk açık eşcinsel erkek olan Harvey MILK’i canlandıran Sean Penn gerçek bir aktör. Kendisi hareketleri, konuşması, bakışları, tutkusu, aktivistliği, sevecenliği, sevimliliği ile Harvey MILK oluvermiş adeta. Rolüne fazlasıyla emek harcadığı ve karakteri severek canlandırdığı her karede belli oluyordu ve seyir zevkimizi ikiye katlıyordu. Şahsen benim izlediğim seansın sonunda seyirciler filmi alkışladılar. Bir çoğu da (ben dahil) hüngür hüngür ağladı.
Burada bir parantez açmak isterim, sinema gibi bir sanat dalında alkış gerçekten samimi bir tepki bence, çünkü o anda ne yönetmen var salonda, ne de filmin bir oyuncusu, bir çalışanı, yapımcısı. Buna rağmen insanlar alkışlıyorlarsa, bu sanki “çok beğendik, pek etkilendik, valla bravo” anlamına geliyor; kendilerini tutamadıklarından alkış tutuyorlar yani karanlık salonda.
Bu heyecanın müsebbibi yukarıda da belirttiğimiz gibi iki kişi: olağanüstü oyunculuğuyla Sean Penn, ve fakat bir de elbette ki Harvey MILK’in kendisi. Halk arasında kullanılan ve kaypaklık yapanlara yapıştırılan çok afedersiniz “ibne” tabirini yalanlarcasına, bu homoseksüel MILK kardeşimiz pek yiğit bir insanmış. Aldığı yüzlerce ölüm tehdidine rağmen asla geri çekilmemiş. İlk aday olduğu seçimlerde bir türlü yeteri kadar oy alamasa da mücadelesini terk etmediği gibi bir de iyimserliğinden ve neşesinden bir şey kaybetmeyen, etrafına moda ifadeyle pozitif enerji saçan bir kişiymiş. Sürekli etrafındaki eşcinsel gençlere yardım etmiş, iyi insan olmanın bütün özelliklerini hayatı boyunca taşımaya özellikle dikkat etmiş.
Filmimiz Sean Penn’in oyunculuğuna ve Harvey MILK’in hayran olunası kişiliğine rağmen yer yer uzatmalara teslim olmuş ama, bu da Gus Van Sant isimli yönetmenimizin bir nevi imzası diyelim. Her ne kadar filmin konusuna hakimse ve 70’lerin Amerika’sının havasını yansıtmayı çok iyi başarmışsa da, yönetmen filmini bu tansiyon düşürücü uzunluklardan kurtaramamış.
Neticede bu önemli eşcinsel aktivistin hayatını konu alan ve çoğumuzun mustarip olduğu homofobiyi tekrardan düşünmemizi sağlayan, ama aynı zamanda mücadele, dayanışma, yaşama sevinci, birlikten doğan kuvvet gibi konuları da aklımıza getiren, ağlattığı kadar umut da veren bu filmi herkeslere tavsiye ediyoruz.
Labels
fotoğraf
Video
illüstrasyon
müzik
SİNEMA
Poster
tasarım
Animasyon
reklam
Marilyn Monroe
star wars
resim
heykel
Gif
enstelasyon
Street art
küresel felaket
Kısa Film
Sergi
fuji kureta
polaroid
tipografi
yerleştirme
Andy Warhol
Festival
Pixel art
futbol
lego
michael jackson
star wars kafası
yakın tarih
dijital resim
performans
wwf
Banksy
Minimalizm
güncel sanat
portre
Büyük Ev Ablukada
Konser
Minimalist
Super Mario
Vincent Gallo
ben olsam utanırım
bp
dergi
japonya
moda
sigara
çizgi roman
Avatar
Batman
Edebiyat
Logo
Stop Motion
Superman
berlin
kavramsal
mimari
slow motion
t-shirt
video game
Belgesel
Franz Kafka
Graffiti
grafik dizayn
grafiti
kitap
kolaj
pornografi
0 yorum:
Yorum Gönder